Aya Thekla söylencesi Aziz Paulus’un yaşam öyküsüyle iç içedir. Thekla Konyalı idi.
Hz. İsa’nın havarisi Paulus’un sesinden dinlediği yeni din Hıristiyanlığa daha ilk anda adamıştı kendini.
Tüm yasaklara işkencelere direnip, Konya’dan Isparta, Karaman ve Silifke’ye uzanan yolda 90 yıllık yaşamını tüketti. Gerçek bir azize ya da yalnızca bir efsaneydi.
Thekla mağarası, Silifke’de Meryemlik denilen yerdedir. Thekla bu mağarada yaklaşık 70 yıl yaşadı. Burada hem yeni dini tanıttı, hem de mucizeleriyle yöre halkına şifa dağıttı.Paulus Hıristiyanlığı yaymak için gittiği Yalvaç’ta ateşli konuşmaları nedeni ile Yahudiler ve putperestler tarafından şehirden kovulunca Konya’ya doğru çıkar. Konya’da inananlar Paulus’u karşılayıp onu Konya Hıristiyanlarının toplanma yeri olan bir eve götürdüler. Yemek sonunda Paulus vaaza başladı. Evin penceresinden dar sokağa taşan söylevin çekiciliği evin karşı komşusu Bakire Thekla’yı etkilemişti. Pencerenin önünden üç gün üç gece ayrılmadı. Bu durum Thekla’nın annesini ve nişanlısını endişelendirdi. Sonunda Thekla’nın nişanlısının sabrı tükendi. Νişanlısı: «Sen Konya şehrini ve nişanlımı iğfal ettin» diyerek Paulus’u ihbar edip yakalatır. Paulus, vali huzurunda savunmasını yaptı. Ne var ki daha sonra ikinci kez ifadesi alınmak üzere zindana atıldı.
Thekla, bileziklerini verdiği hizmetkâra evin kapılarını açtırıp zindana gitti, zindancıyı da bir gümüş ayna ile ikna eden Thekla, Paulus’un yanına girdi. Bağlandığı zincirleri öptü. Thekla’nın Paulus’un yanına gittiği ortaya çıktı, durum valiye bildirildi. Paulus ile Thekla valinin huzuruna çıkarıldı. Thekla kendisine sorulan soruları yanıtsız bıraktı. Gözleri Paulus’tan başkasını görmüyordu. Kulaklarında ilahi sözler çınlıyordu. Annesi öfkelendi: «Bu ahlaksızı yakın. Bu adam tarafından iğfal edilen bütün kadınların dehşet duyması için bu kızı sirkin ortasında yakın «. Thekla sirkin ortasına getirilince değnekle dövülüp bırakılan Paulus’u gördü. Kentin genç kız ve erkekleri tarafından getirilen çalılar istif edilirken aslında yumuşak bir insan olan vali, Thekla’nın güçlülüğü karşısında gözyaşlarını tutamadı. Διαβάστε τη συνέχεια του άρθρου »
Azize ve büyük din şehidi Effimia’nın tüm hayatı, sahte putperest tanrılarına yapılan tapınma hatasına ve putlara karşı mücadele ederek geçmiştir.
Hıristiyanlık dini için şehit olup, çeşitli işkencelere tâbi tutulduktan sonra, ki bu işkencelerden her zaman galip geliyordu; sonunda mübarek ruhunu, küçük yaşlarından beri sevdiği İsa Mesih’in ellerine teslim etti.
Azize Effimia, ölümüne kadar, parlak bir azizlik ve sebat örneğidir. Bu sebatıyla ebedî bahtiyarlığın “hayat tacını” kazanmış oldu.
Mucizeleri ve kerametleri çoktur. Bu da, hem şehit oluşundan önce, hem de şehit oluşundan sonra, Tanrι’nın kendisine yakınlığının bir örneğidir.
Bunlardan bir tanesi ki, kilisemiz onu özellikle 11 Temmuzda kutluyor ve bu, apolitikyo ilâhî yazarının da yazdığına göre, gerçekten “sapık mezhep mensuplarını utandırdı”.
Bu, 451 yılında, Kadıköy’de yapılan IV. Evrensel Sinod esnasında, Ortodoksların aldıkları kararların doğruluğunu apaçık göstermiştir.
Sevgili okuyucu, bu kitapçıkta bu mucizesi ve gerçekten büyük başarılarla dolu olan tüm hayatını okuyacaktır.
Bizim temennimiz, parlak hayatı bir deniz feneri ve bir kılavuz gibi, bugünkü çağdaş putperestlik toplumunda gençlerimizi doğru yola sevk etmesidir. Διαβάστε τη συνέχεια του άρθρου »