AZİZ ΕFTIMIOS

StEuthymiusTheGreatErmenistan’ın Melitini kentinde Fırat nehrine yakın bir yerde Pavlos ve Dionisia adında bir çift yaşamaktaydı. Bu çiftin çocukları olmuyordu ve bu yüzden çok üzgündüler.

Fakat ümitlerini ve Tanrı’ya güvenlerini yitirmiyerek  sıkça aziz Poliefktos kilisesine giderek Tanrı’ya onlara bir çocuk vermesi için dua ediyorlardı. Gene  bir gün dua ederlerken gördükleri bir hayal onların bir çocuk sahibi olacaklarını ve onlara büyük mutluluk getireceğini söyledi. Bunun üzerine doğacak olan çocuklarını Tanrı’ya adamaya karar verdiler .

Ve gerçektende 377 yılında Dionisia dünyaya bir erkek çocuk getirdi. Adını Eftimios koydular.

Eftimios’un babası üç yıl sonra  vefat etti ancak annesi Tanrı’ya vermiş oldukları sözü unutmadı ve çocuğu Episkopos Evtroio’ya Tanrı’ya bağışlaması için verdi. Eftimios daha küçük yaşta günahlardan kaçmaya dikkat ediyor  ve Tanrı’nın isteği doğrultusunda yaşıyordu.

Onun gelişimini takip eden Episkopos onun bu inancını gördüğü zaman onu önce diakos daha sonrada papaz yaptı. Diakos  olduğu zaman aziz henüz 28 yaşındaydı. Çok genç olmasına rağmen ağırbaşlılığı ve olgun kişiliği ile takdirleri kazanıyordu. Eftimos daha sonra  Melitinis manastırına başrahip olarak atandı. Buna rağmen Eftimos halktan ve gürültüden uzak bir yerde yaşamak istediğinden çölde bulunan Lavra Faran’a gitti. Orada bir mağarada Teoktistos adında bir rahiple beraber Tanrı yolunda yaşamaya başladı.

Aradan beş yıl geçtikten sonra iki rahip mağarayı bırakarak çöle göçtüler. Orada başka bir mağara bularak oraya yerleştiler. Orada tek yemekleri yabani otlardı… Tanrı’ya olan inançları ve bağlılıklarının ünü çölün dışına kadar taşmıştı. Eftimos bir çok mucize gösteriyordu. Aziz olduğu duyulmaya başladı. Bir çok rahip günahlarının bağışlanması için azize geliyor ondan tembih alıyor bir çoğuda onun yanında kalıyordu. Böylece daha sonra bir manastır inşa edildi ve Eftimios arkaşı olan Teoktistos’u manastıra başrahip olarak atadı. Διαβάστε τη συνέχεια του άρθρου »

Αναρτήθηκε στις Ξένες γλώσσες, Türkçe’de. Ετικέτες: . Leave a Comment »

AZİZ ATHANASİOS’UN HAYAT HİKAYESİ

athanasiosAziz Athanasios İ.S. 297 yılında Mısır’ın İskenderiye şehrinde dünyaya geldi. Doğduğu dönemde yaşadığı bölgeye egemen olan kral Maksimianos’tu ve tam bir hristiyan düşmanıydı, ardından da Maksiminos kral oldu. Küçük yaşta, ailesi sayesinde, hristiyanlığı iyice tanıdı ve Tanrı’ya tüm kalbiyle bağlandı. Yaşı büyüdükçe yaşıtlarıyla oynamak yerine büyüklerle oturup ruhsal konuları konuşmayı tercih etti.

Aziz Athanasios bilgili bir insandı. Kutsal yazıları dikkatlice okurdu. 18 yaşına vardığında Kutsal Kitap’ın bir çok bölümünü ezbere biliyordu. O zamanlar genç Athanasios’u İskenderiye Patriği yanına çağırmıştı.

Patrik genç Athanasios’un temiz kalbini ve kişiliğini gördüğü zaman hemen onu Diyakoz yaptı. Diyakoz Athanasios o zamandan sonra sürekli Üçlü Birlik’ten bahseden kitaplar yazmaya başladı. Ayrιca putperestlerin sahtekarlığını ve yalancılığını açıklayan kitaplar da yazdı. O’nun bu kitapları sayesinde bir çok kişi yalnış yolda olduğunu anlayarak vaftiz oldu.

 

O zamanlar İskenderiye’de yeni bir tarikat ortalığı ayağa kaldırmıştı. Arion adında bencil ve kendini bilmez bir din adamı Mesih İsa’nın Tanrı olmadığını ama O’nun yalnızca Tanrı’nın yarattığı bir varlık olduğunu savunuyordu.

Halkı bu söyletisiyle kolayca kandırıyor kendisine taraftar topluyordu. Bu durum üzerine Büyük Konstantin soruna bir çözüm bulmak için hemen Ekümenik Konsil yapılmasını istedi. Böylece İ.s. 325 yılında 318 tane piskopos İznik’te toplandılar. Bunların arasında bugün aziz olarak andığımız Nikolaos, Markellos ve Spiridonas’ta bulunmaktaydı.

İskenderiye Patriği bu konsile kendisi katılamayınca diyakozu olan Athanasios’u gönderdi. Konsil başladığı zaman Arion ve taraftarları öğretilerinin sonuna kadar arkasında duracaklarını belirttiler. Bunun üzerine genç diyakoz Athanasios sözü alarak Ortodoksluğun gerçek olduğunu kanıtlayarak Arion ve taraftarlarının sahtekarlığını ortaya çıkardı. Διαβάστε τη συνέχεια του άρθρου »

Ο Άγιος ιερομάρτυς Νικόδημος του Μπέλγκοροντ [άφθαρτο λείψανο] (+ 10 Ιανουαρίου 1919)


Άγιος ιεράρχης Νικόδημος του Μπέλγκοροντ1Ο Άγιος Νικόδημος(Κονόνοβ) μητροπολίτης Μπέλγκοροντ γεννήθηκε στις 18 Ιουνίου 1871 στην επαρχία Αρχαγγέλσκ στην οικογένεια του ιερέως Μιχαήλ.Αποφοίτησε την Θεολογική Ακαδημία της Αγίας Πετρούπολης το 1896.Ήταν συγγραφέας πολλών βιβλίων τα οποία αναφέρονται σε ασκητές της περιοχής του Αρχαγγελσκ και του Ολονέτς,αλλά και του Σολοβέτς.Συνέταξε τον ακάθιστο ύμνο προς τιμήν του Αγ.Ιωάννου του Χρυσοστόμου. Διαβάστε τη συνέχεια του άρθρου »

Yahya (Yuhanna) peygamber

Iwannis_Prodromos4Yahya’nın doğumu önceden bildiriliyor

Yahudiye kralı Hirodes zamanında, Abiya bölüğünden Zekeriya adında bir kâhin vardı. Harun’un soyundan olan karısının adı ise Elizabet’ti. 6Her ikisi de Tanrı’nın gözünde doğru kişilerdi, Rab’bin tüm buyruk ve kurallarına eksiksizce uyarlardı. 7Elizabet kısır olduğu için çocukları olmuyordu. Her ikisinin de yaşı ilerlemişti.
8Zekeriya, hizmet sırasının kendi bölüğünde olduğu bir gün, Tanrı’nın önünde kâhinlik görevini yerine getiriyordu. 9Kâhinlik geleneği uyarınca Rab’bin tapınağına girip buhur yakma görevi kurayla ona verilmişti. 10Buhur yakma saatinde bütün halk topluluğu dışarıda dua ediyordu.
11Bu sırada, Rab’bin bir meleği buhur sunağının sağında dikilip Zekeriya’ya göründü. 12Zekeriya onu görünce şaşırdı, korkuya kapıldı. 13Melek ona, «Korkma, Zekeriya» dedi, «duan kabul edildi. Karın Elizabet sana bir oğul doğuracak, onun adını Yahya koyacaksın. 14Sevinip coşacaksın. Birçokları da onun doğumuna sevinecek. 15O, Rab’bin gözünde büyük olacak. Hiç şarap ve içki içmeyecek; daha annesinin rahmindeyken Kutsal Ruh’la dolacak. 16İsrail oğullarından birçoğunu, Tanrıları olan Rab’be döndürecek. 17Babaların yüreklerini çocuklarına döndürmek, söz dinlemeyenleri doğru kişilerin anlayışına yöneltmek ve Rab için hazırlanmış bir halk yetiştirmek üzere, İlyas’ın ruhu ve gücüyle Rab’bin önünden gidecektir.»
18Zekeriya meleğe, «Bundan nasıl emin olabilirim?» dedi. «Çünkü ben yaşlandım, karımın da yaşı ilerledi.»
19Melek ona şöyle karşılık verdi: «Ben Tanrı’nın huzurunda duran Cebrail’im. Seninle konuşmak ve bu müjdeyi sana bildirmek için gönderildim. 20İşte, belirlenen zamanda yerine gelecek olan sözlerime inanmadığın için dilin tutulacak, bunların gerçekleşeceği güne dek konuşamayacaksın.»
21Zekeriya’yı bekleyen halk, onun tapınakta bu kadar uzun süre kalmasına şaştı. 22Zekeriya ise dışarı çıktığında onlarla konuşamadı. Διαβάστε τη συνέχεια του άρθρου »

Αναρτήθηκε στις Ξένες γλώσσες, Türkçe’de. Ετικέτες: . Leave a Comment »

Saint Nikephoros the leper

osiosnikiforoslepros (1)Fr. Nikephoros (in the world, Nicholas) was born in a village of Chania, in Serikari.

His parents were simple and pious villagers, who while he was still a small child, died and left him an orphan.

Thus, at the age of thirteen he left his home, traveled to Chania and began to work in a barbershop.

There he started to show the first signs of Hansen’s disease (i.e. leprosy).

At that time, lepers were exiled to the island of Spinaloga, because leprosy was a transmissible disease and was treated with fear and horror. Nicholas, when he was sixteen years old and when the signs of his disease began to be more visible, to flee from enclosure on Spinaloga fled with a boat for Egypt.

There he remained working in Alexandria, again in a barbershop, however the signs of his disease became even more evident, especially on his hands and face. Due to the suggestions of a clertche fled to Chios where there was a home for lepers, in which was a priest, Fr. AnthimbsVagianos; JaterSt. Anthimos of Chios.

Nicholas reached Chios in 1914 at the age of 24. At the leper home in Chios, where there was a grouping of many beautiful little homes, was a chapel of St. Lazaros, where was preserved the wonder-working icon of Panagia of Ypakoe (Obedience). In that place was opened the stadium of virtues for Nicholas. Within two years St. Anthimos-discerned that he was ready for the angelic schema and tonsured him a monk-with the name Nikephoros.

The disease progressed and evolved in the absence of suitable medicines, and brought many great changes (the medicine was found later, in 1947).

Fr. Nikephoros lived with indiscriminate, genuine obedience, with austere fasting, working in gardens. He also compiled in a catalogue the miracles of St. Anthimos, which he had seen with his own eyes (many took the place of healing of the demon- possessed). Διαβάστε τη συνέχεια του άρθρου »